Daha önce de bahsettiğim kuralı tekrarlayarak başlamak istiyorum: İçinde direnç barındırmayan isteklerimiz mutlaka gerçekleşir. Ve evet, hepimizin içinde tüm isteklerimizi gerçekleştirmek için evrensel bir güç var, ne de olsa hepimizin bir parçası yani Öz’ümüz tüm Evren’le ve Tanrı’yla bir.
Fakat aynı zamanda bireyselliği deneyimleyebilmemiz için insani bir tarafımız da var ve bu sebepten bakış açımız her zaman bir takım sınırlar içeriyor. Bu demektir ki, isteklerimiz karşısında direnç göstermemiz son derece doğal, hatta bir miktar gerekli.
Bir takım deneyimler yaşayacağız. Bu deneyimler sayesinde tercihlerimizi belirleyeceğiz ve bu isteklerimize ulaşmak için daha önceki bakış açımızda bir değişiklik yapmamız gerekecek. Kendimizde değişiklik yaparken de daha önceki bakış açımızın engeline takılacak ve bir miktar direnç göstereceğiz. Direnci aştığımız zaman dönüşmüş olacağız.
Hayat oyununun kuralları kabaca böyle ve buradan da anlaşılacağı gibi bir miktar direnç doğal ve gerekli, yapacak şey yok. Oyunun kurallarını değiştiremeyiz ama bu işleyişin bilincinde olunca, isteğimize hizmet etmeyen düşünceler içerisindeyken duruma gülümseyebilir ve direnci aşmak için bir çok yöntemden faydalanabiliriz.
İsteklerimizi yaratmanın formülünden daha önce bahsetmiştim: İSTEK + İNANÇ = YARATIM
Bir isteğimiz varsa ve inancımız uyumlu ise yani direnç yoksa varoluş seçimini yapar ve yaratırız.
Daha önceki haftalarda, yaratımın inanç ayağı üzerinde durduk hep. İnanç kalıplarımız sebebiyle isteğimize direnç göstermeye başladığımız zaman neler yapabileceğimizden bahsettik.
Fakat yaratımın bir de istek ayağı var.Yaratımızında hangi ayağın ne derece etkili olmuş olduğunu birebir bilmek biraz zor. Yani ‘5 birim istek 3 birim inanç ekleyince kesin yaratım olur’ gibi bir yaratım ölçerimiz yok. O yüzden istek ayağı üzerinde çalışmanın da önemini vurgulamak istiyorum.
Ayrıca isteğimizi canlı tutmak, inanç kalıpları sebebiyle gösterdiğimiz direnci aşmaya da yarıyor. Yaratım Formülü sekmesinde oğlunu kurtarmak için balkondan atlayan babanın örneğini hatırlayın lütfen. Yaratımın yani oğlunun hayatını kurtarmanın ödülü o kadar büyük, isteği o kadar güçlü ki; o güne kadar oluşmuş tüm inanç kalıpları bir anda bypass oluyor.
İsteğinizi canlı tutmanın en önemli yolu da isteğinizi zihninizde canlandırmak, tabi ki tüm duyularınızla ve coşku dolu hislerinizle, çoktan gerçekleşmiş gibi. Elbette yukarıdaki örnekte önden herhangi bir çalışmaya gerek olmamış fakat benim bahsettiğim bilinçli bir tercihle isteğimizi yaratmak için çalışmak.
İsteğinizi zihninizde canlandırmak için yapabileceğiniz en önemli egzersiz ise vizyonlama yapmaktır. İş ilanlarında mutlaka denk gelmişsinizdir, bütün şirketler sözleşmiş gibi vizyon sahibi çalışan/yönetici ararlar. Vizyon sahibi olmanın ne demek olduğunu içselleştirebildikleri için mi, yoksa alışılagelmiş bir kalıp olduğu için mi kullanırlar bilmiyorum ama vizyon sahibi bir çalışanın/yöneticinin içinde bulduğu kuruma katkısının çok yüksek olacağı su götürmez bir gerçektir. Çünkü vizyon sahibi kişiler hayallerini bol bol zihinde canlandırırlar ve isteklerini güçlü tutarlar,taa ki hayalleri gerçeğe dönüşene kadar.
Kendi deneyimlerinizden şunu hatırlayın lütfen, gerçekleşen hayalleriniz mutlaka zihninizde küçük bir düşünceyle başlamış ve siz zihninizde canlandırmaya devam ettikçe hayatınızda deneyim olarak var olmuştur. Hayatta her şey iki kere yaratılır, önce zihninizde sonra deneyiminizde. Başka türlüsü mümkün değil.
Yaşam koçu olmaya karar verdikten sonra en çok hoşuma gidecek öğrenme sürecinin Aykut’la (Aykut Oğut) çalışmak olduğunu düşündüğümden bahsetmiştim daha önce. Ben kararımı vermiştim de, onun da kararı yaratımda önemli bir paya sahipti. Benim isteğimin kafamda belirmesiyle, bizim görüşüp konuşmamıza kadar arada 2-3 hafta geçti sanırım ve ben vizyonlamak denen şeyin gerçekte nasıl bir şey olduğunu o dönemde deneyimledim.
Daha önce biliyordum elbette vizyonlamanın nasıl yapıldığını; gözlerini kapat, sanki gerçekleşmiş gibi zihninde canlandır, olmuş gibi gör, vs. Hatta çok kere düzenli bir şekilde 21 gün boyunca vizyonlamalar yapmıştım, hiç aksatmadan, tam bir görev aşkı ile. Fakat yok öyle değilmiş, daha doğrusu sadece o kadar değilmiş.
Bir insanın yaratımı sağlayacak kadar canlı bir istek içinde olduğu zaman zihninde yarattığı görüntüler ve bunun hislerde yaptığı değişiklik ile, ‘dur bi vizyonlayayım’ dediği zaman zihinde yarattığı görüntüler ve bunun hissiyatı çok farklıymış. Yani ben o 21 günlük vizyonlamaları biraz spor niyetine yapmışım. Gerçi o çalışmalar da, ne şekilde yapınca işe yaramadığını görmeme yardımcı oldu.
Hani hep denir ya, gözlerinizi kapatın, zihninizde canlandırın diye. Valla, benim o dönem gözlerimi kapatıp vizyonlama yapmama hiç gerek olmadı, çünkü Ada’ya yemek yedirmeye çalışırken ya da mutfakta bir şeyler yaparken ben zihnimde çoktaaan yaşam koçuydum. Kafamda o görüntüler uçuşup duruyordu. Ayrıca o görüntülerin oluşturduğu duygular çok keyifliydi.
Besbelli bağımlılığım yokmuş ve isteğime direnç göstermeme sebep olan hiçbir düşünce de. Daha doğrusu herhalde isteğim o kadar güçlüymüş ki, benim gibi bardağın boş tarafını gören birinin bile tüm negatif düşünceleri bypass olmuş. O sırada ne iş yapıyor olursam olayım, hop diye o hayalin içine girip kendimi çok keyifli ve coşkulu hissedebiliyordum, tüm duyularımla ve tüm duygularımla.
Eğer isteğiniz gerçekten çok güçlü ve canlıysa, coşku hissetmenizi sağlayan görüntüleri otomatikman canlandırıyorsunuz zihninizde. Ya da hayalinizi coşku duyacak ve keyifli hissedecek şekilde zihninizde canlandırabilirseniz, isteğinizi de aynı şekilde güçlü ve canlı bir hale getirmeniz mümkün. Canlı ve güçlü bir istek de, yaratımın en önemli unsurlarından bir tanesi.
Bunun için yapabileceklerimizden, uygulayabileceğimiz yöntem ve egzersizlerden de haftaya bahsedelim. Bu arada haftaya kadar ne yapalım derseniz, önerim bol bol hayal kurmanız. İstediğiniz hayatın hayalini kurmanız. Toplumsal değer yargılarımıza göre vizyon sahibi olmak iyi (!) bir şeydir de, hayalci olmak kötüdür(!). Halbuki vizyon kelimesinin İngilizce karşılığı olan vision kelimesinin anlamlarından biri de hayaldir. O yüzden kendinize bol bol hayal kurma izni verin lütfen.
Haftaya kadar, herkese iyi hayaller…
