Hayallerimize ulaşmak için gerekli olan tek şey inanmak, inanmak ve yine inanmak. Hayata, kendimize, daha büyük bir güce, gördüklerimize, görmediğimize,….
Ya işler tam beklediğimiz gibi gelişmez ve hiç ummadığımız aksilikler olursa ne olur? Bu durum hayallerimizin uzaklaştığı anlamına mı gelir?
Bu sorunun yanıtı şu: Eğer bu süreci iyi yönetebilirsek, HAYIR.
Hepimizin isteğimizle ilgili şüpheye düştüğü zamanlar olur. Bu, insan olmanın doğası aynı zamanda. Eğer her şüpheye düştüğümüzde hayallerimiz uzaklaşıyor olsaydı bizden, benim hiçbir isteğimin gerçekleşmemesi gerekirdi, emin olun:)
Sonuçta hayatta belirleyici olan kaç kere düştüğün değil, ayağa kalkıp yeniden yürümeye başladığında adımlarını nasıl attığındır. Başarılı olanlar, kriz dönemlerini iyi yönetenlerdir her zaman.
Peki, neler yapmalı, nasıl davranmalı ve en önemlisi nasıl bir bakış açısına sahip olmalıyız bu süreçte?
İşler umduğumuz gibi gitmediğinde, zihnimiz başlar yorumlamaya. Kurgular yapar, şu anki deneyimi geçmişten bir anıyla eşleştirir, gelecekteki olasılıklara yansıtır ve senaryolar üretir. Bu düşüncelerin sonucunda negatif duyguların içine gömülürüz. Üzülürüz, endişeleniriz, korkarız, öfkeleniriz, geriliriz,… Bazen biri, bazen hepsi. Aslında bu duyguları yaratan kendi düşüncelerimizdir ama pek farkında olmayız bunun genelde.
Zaten bu duyguların içindeyken de, henüz bunları irdelemenin sırası değildir. Şu an yapılacak ilk şey, negatif duygumuzu bedenimizde biriktirmemek yani bastırmamak. İster acıklı bir film izleyin ve oturup ağlayın, ister maça gidin ve bağırıp çağırın, ister spor yapıp enerjinizi boşaltın; yeter ki kendinize ve etrafınıza zarar vermeyecek şekilde duygunuzu doya doya yaşayın. Yaşayın ki, yaşamınızın geri kalanında üzerinizde taşımayın o yükü. (Hastalıklarımızın sebebi de bastırdığımız negatif duygular zaten ama o artık başlı başına bir yazı konusu)
Duygularınızı yaşadıktan sonra şimdi yapılacak şey enerjinizi yükseltmeye başlamak için yaşamdan bir mola almak yani odağınızı değiştirmek ve keyif alacağınız bir şeyler yapabilmek için kendinize zaman ayırmak. Biliyorum, hepimizin hayatında bir takım sorumluluklar var ve kendimize zaman ayırmak yaptığımız en son şey. Halbuki bu hayattaki en büyük sorumluluğumuz kendi enerjimizi yüksek tutmak, aksi takdirde kimseye faydamız olmaz. Yürüyüş yapın, amirinize/patronunuza çaktırmadan internette tatil beldelerini inceleyin, evdeki işleri boş verip sahilde çay için,… Artık size keyif verecek her neyse.
Enerjinizi biraz yükselttikten sonra ‘irdelemenin sırası değil’ dediğim düşünceleri artık sorgulamanın zamanı geldi.
*Hangi düşünceleriniz sebebiyle şüpheye düştünüz ve negatif duygulara kapıldınız? Bunları nasıl değiştirebilirsiniz?
*Şu an yaşadığınız aksiliklerde bir fırsat görebiliyor musunuz? Bundan neler öğrendiniz?
*Yaşamınızda güzel giden neler var? Kaç maddelik bir liste oluşturabilirsiniz?
*Hayallerinizi yaşayabilmek için nasıl bir bakış açısına sahip olmalısınız? Nasıl düşünmeli ve neler yapmalısınız?
*Hayallerine ulaşan kişiler neyi farklı yapıyorlar?
Artık bu soruları bol bol sorabilirsiniz kendinize ve umutla yeniden yürüyebilirsiniz hayallerinize doğru. Zaten muhtemelen, bizim o anki bakış açımızla aksilik olarak değerlendirdiğimiz durum belki de hayatımızın en büyük fırsatı. Sadece henüz farkında değiliz bunun ve kendimizi sorgulamadığımız sürece de fark etmemiz pek mümkün değil.
Unutmayın, başarılı kişiler hiç tökezlememiş olanlar değil, düştükten sonra hızlı ve emin bir şekilde ayağa kalkıp yoluna devam edendir her zaman. Bu süreç bazen 5 dakika sürer, bazen de 5 ay. Ustalaştıkça hızlanırsınız ve kendi gücünüzün farkında olursunuz, merak etmeyin.
Hepinize önünüzdeki engellerin aslında hayallerinize giden basamaklar olduğunu fark ettiğiniz bir hafta diliyorum.
Hayallerinize giden yolda ustalaşmak için koçluk çalışmalarına katılmak isterseniz bana ozge@ozgecuhadaroglu.com adresinden mail atabilirsiniz.
Haftaya kadar sevgiyle kalın.