Hayallerimizin olması ve bunların peşinden gitmek çok güzel. Hatta insan olmanın hamuru bu; düşle, emek ver, olsun.
Peki, ya akılcı bir emek verme ile kendini yıpratırcasına bir çabayı birbirine karıştırıyorsak? İşin doğrusu, çoğu zaman da karıştırıyoruz bu ikisini.
Bir tohum güzel bir çiçeğe nasıl dönüşür? Tohumu ekeriz, gerektiği kadar sularız, toprağına iyi bakarız ve bekleriz. Bir tohumun büyümesi için zamana ihtiyaç vardır ve bu sırada da ihtiyaç duyduğu kadar bakıma. Evet, hiç sulamazsak kurur ama gereğinden fazla sularsak da çürür.
Nasıl ki bir bebeğin gelişmesi için 9 ay gerekliyse, hayallerimizin buradaki fiziksel gerçekliğe yansımasının da bir zamanı var. Hamileyken kendime çok iyi bakayım, bol bol yiyeyim derseniz, göreceğiniz tek sonuç doğumdan sonra toparlanma süresinin gereğinden fazla uzun sürmesi olacaktır. Siz de kendinizi hayalleriniz için gereğinden fazla yıpratırsanız hayalinize kavuştuktan sonra keyfini çıkaracak durumunuz kalmamış olabilir.
Bu sebeple yaşamı ıskalamamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Zaten her neyi düşlüyorsak daha mutlu olmak ve yaşamın tadını daha çok almak için istemiyor muyuz? O zaman hayallerin peşinden koşup yaşamı ıskalamak niye? Hayatın içinde kendimize ait sadece keyfimize odaklandığımız anlar bu açıdan son derece önemli.
Bu arada kocaman kocaman programlardan bahsetmiyorum. Her şeyi bir kenara bıraktığınız ve haftanın bir gününü yaşamdan keyif aldığınız aktivitelere ayırmanız yeterli. Her ne seviyorsanız; yürüyüş, güzel bir sohbet, meditasyon, sessizce kitap okumak,… artık her neyse. Ya da gün içinde kısa molalar almak, yarım saatliğine bambaşka bir şeyle ilgilenmek. Enerjinizi ne kadarı tazeleyecekse.
Bu sayede hayallerinize giden yolda daha güçlü, emin ve kararlı bir şekilde ilerleyeceksiniz. Dinlenmek ve keyifli şeylere odaklanmak son derece önemli
Bir danışanım yeni bir işe sahip olmak istiyordu ve bunun için gününün büyük bir bölümünü bilgisayar başında iş ilanlarına bakarak geçiriyordu. Önce inanç ve farkındalık çalışmaları yaptık. Sonra ona keyif verebilecek bir günlük program oluşturduk. Sabah ve akşam egzersizleri, gün içinde yarım saat meditasyon veya yürüyüş ve verdiğim ödevlerden günlük bir rutin oluşturduk. İş ilanlarına bakarak geçirdiği süreyi de sınırlandırdık. Her hafta programa uyamadığı durumlardaki inançlarını değerlendirdik ve gerektiği noktalarda programda değişiklikle yaptık. Yaklaşık 6 hafta sonra yeni işine başladı:)
Her şeyin olgunlaşmak için zamana ihtiyacı var ve bu doğal süreyi beklerken sabırsızlanıp süreyi kısaltmak için çabalamak aslında süreyi uzatan faktörlerin başında geliyor. Halbuki elinizden gelenin en iyisini yaptıktan sonra yaşamın güzelliğinin tadına varabilmek hayallerimizi daha hızlı getiriyor bize.
Ben ne zaman, isteklerim için sabırsızlanmaya ve yaşamı ıskalamaya başladığımı fark etsem kendime bir zamanlar duyduğum ve çok hoşuma giden şu cümleyi hatırlatırım: “ Ve usulca fısıldadı zaman, sadece bana bırak…”
Hepinize elinizden gelenin en iyisini yaptığınız ve hayallerinizi umutla beklerken yaşamın tadına vardığınız bir hafta diliyorum.
Hayallerinize giden yolda bir yol arkadaşı isterseniz bana ozge@ozgecuhadaroglu.com adresinden ulaşabilir, #hayatböylegüzel paylaşımları için @cuhadarogluozge Instagram hesabımı takip edebilirsiniz.
Sevgiyle kalın