1987 yılından 1997 yılına kadar tam 10 yıl boyunca günlük tutmuşum. Tutmuşum diyorum, çünkü bundan bir süre önce günlüklerim yeniden elime geçinceye kadar bu kadar uzun yıllar boyunca yazdığımı ben bile hatırlamıyordum. 13 yaşımda Orta 2’ye giderken başlamış, 23 yaşımda Üniversite son sınıfa kadar devam etmişim. Bazen her gün yazmışım, bazen de 6 ay hiç dokunmamışım. Yazdığım konular benim değişimimle beraber çok değişmiş. Önceleri hep okuldan, derslerden daha sonraları ise ilişkilerden (aile, arkadaş, aşk ilişkileri) ve hayatla ilgili düşüncelerimden bahsetmişim.
Onları şu anki bakış açımla okumak çok hoşuma gitti. Neyi, neden yaşamış olduğumu ve yaşadığım her deneyimin kendi düşüncelerim sayesinde hayatımda var olduklarını gördüm. Yığınla varoluş seçimi yapmışım, gelecekle ilgili siparişlerde bulunmuşum ve bir çok karar almışım. Yaşadığım her deneyim isteklerimi netleştirmemde ve yeni bir yöne doğru gitmemde yardımcı olmuş.
O zamanlar ne çekim yasasını biliyordum, ne de düşüncelerimizin hayatımızı şekillendirdiğini ama biz farkında olsak da olmasak da mekanizma mükemmel işliyor. Bazen bazı deneyimlerin hayatımızda neden var olduğunu soruyoruz kendimize, o konuyla ilgili önceki düşüncelerimizi unutarak.
Hani hepimizin bir frekans hesabı olduğundan bahsetmiştim. Aklımızdan bir düşünce geçiriyoruz, atıyoruz hesaba ve unutuyoruz. Biz unutuyoruz ama düşüncemizin enerjisi kaybolmuyor ve hayatımız düşüncelerimiz doğrultusunda şekilleniyor. Bunu bir kere daha görmek aslında ne kadar güçlü yaratıcılar olduğumuzu hatırlattı bana ve belki başkalarının da işine yarar düşüncesiyle paylaşmaya karar verdim.
Örneklerden ilki, günlük tutmaya ilk başladığım dönemden. 13 yaşındayım, Orta 2’ye gidiyorum ve henüz aklımın ağırlıklı derslerde olduğu zaman.
17.Aralık.1987
“Bugün İngilizce sınavı olduk. İyi geçti. Ama benim bütün sınavlarım iyi geçer ama sonra kırık alır otururum”
22.Aralık.1987
“Bugün İngilizce sonuçlarını aldık, 3 aldım (O dönem sınavlar 10 üzerinden değerlendiriliyordu). Halbuki o kadar da çalışmıştım ve süper geçmişti. Hiçbir sınavımın bu kadar iyi geçtiğini hatırlamıyorum. Kırıklarıma bir kırık daha eklendi”
12.Ocak.1988
“Bugün Almanca sınavlarını aldık. Maalesef yine 3. Halbuki tam 5-6 saat çalışmıştım. Şu 3lerden bir türlü kurtulamıyorum. Nedenini ise bilmiyorum”
Nedenini bugün biliyorum artık. Aslında şu anki bilinç seviyemle o kadar bariz ki. Kendimle ilgili şöyle bir beyanda bulunmuşum: “Benim bütün sınavlarım iyi geçer sonra kırık alır otururum”. Kendisini böyle beyan eden birisi, sabahtan akşama kadar ders çalışsa bile, nafile.
Dünyanın bütün eylemlerini bir araya toplasam, almış olduğum kararı yani inancımı değiştirmeden derslerimi düzeltmem mümkün değil. Gerçekten de öyle oldu, tam 6 dersten ikmale kaldım o yıl. Hatta şöyle ifade edeyim, bütün önemli diye nitelendirilen derslerin yanı sıra müzik bile kırık geldi.
Tabi ki o yaz, deli gibi ders çalışmak durumunda kaldım, bol bol özel ders aldım ve derslerin hepsini bütünlemelerde verdim. Bizim okulun tarihinde, bu kadar fazla kırık dersi aynı anda verip bir üst sınıfa geçen ender insanlardan biri oldum ve bakın bu benim nasıl bir karar almamı sağladı.
15.Eylül.1998
“Şimdi çok büyük bir sevincimi paylaşayım.Orta 2’den Orta 3’e geçtim. Tam 6 dersten ikmale kalmıştım. 6 dersin hepsini verebildiğime göre herhalde aptal değilim ama az çalışmışım. Artık kesinlikle okul zamanı çalışıp, tatil zamanı oturmaya karar verdim”
Bu verdiğim karar sayesinde, Orta 3’te sadece tek dersten bütünlemeye kaldım (küçük adımlar), ondan sonra da bir daha hiç bütünlemeye kalmayarak yıl kaybetmeden mezun oldum. Kararımı değiştirmemle, hikayemin devamı değişti.
Sonraki örnek 14 yaşın ergenlik bunalımlarının tavan yaptığı bir gün olmalı.
12.Mart.1989
“Bunu mutlaka başarıcam. Belki yardımla, belki yardımsız ama yapıcam. Büyüyünce mutlu olucam. Sadece istediklerimi elde edeyim ve mutluluğum devam etsin”
O zamanlar ne mutluluğun bir seçenek olduğundan, ne de çekim yasasından haberdardım ama biz inansak da inanmasak da çekim yasası işliyor ve siparişlerimizi biz almaya hazır olduğumuzda önümüze getiriyor.
Zamanında vermişim siparişi, daimi mutluluk istemişim. Bir de istediklerimin hep olmasını. Artık mutluluğun bir seçenek olduğunu ve istediklerimizin her zaman bize geldiğini biliyorum. Sipariş yerini bulmuş demek ki.
Son örneğim ise daha yakın bir tarihten. O dönemde 4 yıllık evliyim ama henüz kızlar ortada yok. İçeriği her şeyi çok güzel anlatıyor zaten.
5.Eylül.2001
“Günlüklerimi dün annemlerin evindeki dolabı temizlerken buldum. Pat diye bırakıvermişim yazmayı. Herhalde artık ihtiyacım kalmamış. Ama hani filmlerde olur ya, birileri birilerinin günlüğünü okur ve sonunu merak eder ve ben de bu yüzden şu anki halimi yazmaya karar verdim. 4 sene evvel bugün Mert ile evlendik….… (Bazı şeyleri yazmıyorum, artık onlar da benim özelim yaanii…)
……Aslında bu defterleri atmayı düşündüm ama ileride bir çocuğum olursa bunları okuyarak onu anlamam ve iyi bir ilişki kurmam kolaylaşır diye saklamaya karar verdim…..… “
Günlüklerim en son elime geçtiğinde sanırım 2010-2011 yıllarıydı, yani yukarıdaki kapanış yazımdan 9-10 yıl sonra. Bunları okuyunca gözlerim dolmuştu resmen.Çünkü o günden 3-4 gün önce kızlara karşı eleştirel olduğumu farketmiş, kendimi çok rahatsız hissetmiş ve şöyle bir niyette bulunmuştum: “Artık daha rahat, anlayışlı ve güleryüzlü bir anne olmak istiyorum”
Herhalde 40 yıl düşünsem, bundan 9-10 yıl önce günlüklerimi bu niyetle saklamış olduğumu hatırlamazdım ve bunları okumak gerçekten çok işime yaradı o dönem, birden bakış açım değişti. Biz ister hatırlayalım, ister unutalım; bütün siparişlerimiz frekans hesabımızda duruyor ve bizim izin verdiğimiz noktada karşımıza çıkıyor.
Bunun üzerine söyleyebileceğim tek bir şey var; aklınızdan neler geçirdiğinize çooook dikkat edin lütfen, hepsi gümüş tepside önünüze sunuluyor…
Cok dogrusun goruslerine tamamen katiliyorum
Hayallerimizin ve gecmiste aldigimiz kararlarin sonuclarini
Yasiyoruz bugun
Merhaba, o kadar güzel bir yazı ki, benim için havada kalan bir çok kavramı sitenizdeki yazılar sayesinde çok iyi anlamaya, özümsemeye başladım. Çok teşekkürler.