Bu hafta, kendimizi negatif hissettiğimiz noktada, direnci serbest bırakmak için uygulayabileceğimiz yöntemlere göz atalım. Amacım, yöntemler ile ilgili kısa açıklamalar yapmak, çünkü tüm detayları bir yazıya sığdırmak mümkün değil. Burada benim kişisel yorum ve önerilerimi bulacaksınız. İlginizi çeken yöntemler hakkında internette veya ilgili kitaplarda daha detaylı bilgi bulabilirsiniz.Bazılarıyla ilgili de websitede diğer sekmelerin altında bilgi vermiştim, onlara da göz atabilirsiniz.
EFT (Duygusal Özgürleşme Tekniği): EFT tekniği, negatif duygularınızı boşaltarak direnci serbest bırakmanıza yardımcı olur. Yöntemin özü; önce negatif duygunuza iyice yoğunlaşmanızı (yani kendinizi kötü hissetmenizi), bu duyguyla beraber kendinizi kabul etmenizi ve belirli noktalara vuruşlar yaparak negatif hissinizi yaşayarak sonrasında serbest bırakmanızı içerir.
Herkesin kendine uygulayabileceği inanılmaz kolay bir yöntemdir. Yöntemin nasıl yapılacağı ile ilgili bilgiyi bir çok kitaptan veya internet sitelerinden elde edebilirsiniz. Fakat ben size özellikle Dr.Bülent Uran’ın ‘EFT ile iyileşin, iyileştirin’ kitabını önermek istiyorum. Şimdiye kadar EFT ile ilgili en düzgün konumlandırmayı o kitapta okudum.
EFT’nin, Varoluş Seçimi yapmanıza ve isteklerinizi yaratmanıza katkısı direk değil sadece dolaylı şekildedir. Direnç olmadığı noktada, isteklerimizi zaten yarattığımızı biliyoruz. EFT de, uyumsuz düşünce kalıpları sebebiyle oluşan direnci serbest bırakmaya yarar. Yöntemin adı zaten içeriğini çok güzel anlatıyor Emotional Freedom Techniques (Duygusal Özgürleşme Tekniği), negatif duygudan özgürleşiyorsunuz. Yoksa EFT yaptıktan sonra, direk inanç kalıplarınız değişmiş veya Varoluş Seçimi yapmış olmuyorsunuz. Bunları yapacak olan sizlersiniz. EFT tekniği de, etkili ve güçlü bir destektir.
EFT yönteminde en önemli olan şey, dirence sebep olan inancınızı doğru tespit etmek yani setup (kurulum) cümlesi adı verilen cümledeki inanç kalıbınızın sizin o anki durumunuzu gerçek anlamda ifade etmesi. Elbette, bir sorunun farklı katmanlarda farklı sebepleri olması olağan bir durum. Dolayısıyla, bir kere EFT yapmakla üzerinde çalıştığınız konu hemen hallolmaz. Konunun sizin için nerede olması ile alakalı olarak farklı kereler EFT yapmanız gerekecektir.
Zaten tek sefer EFT yapıp veya yaptırıp, her sorununuz çözülse veya her istediğinizi yaratabiliyor olsaydınız, hayatı deneyimlemenin keyfi kalmayacaktı. Benim önerim, kendiniz öğrenmeniz ve üzerinde çalıştığınız konu ile ilgili her direnç hissettiğiniz yani kendinizi en moralsiz hissettiğiniz anda, kendinize uygulamanız ve duygularınızı boşaltarak, direnci serbest bırakmanız. Direnç serbest kalıp yumuşadıkça, inanç kalıbınızı değiştirmek zaten zaman içinde çok daha rahat gerçekleşecek.
Bun anlamda, son derece etkili ve uygulaması kolay bir tekniktir.
Sedona Yöntemi: Bu yöntem, kendinize belli sorular sorarak, önce ne hissettiğinizi tanımlamanıza, duygunuzu kabul etmenize ve serbest bırakmanıza yardımcı olur. Hale Dwoskin’in Sedona Yöntemi’ni anlattığı türkçeye çevrilmiş bir kitabı da mevcut. Ben yine de soruları burada kısaca listelersem, faydalı olacağına inanıyorum.
- Bu konu hakkında şu an ne hissediyorum?
- Bu duyguyu memnuniyetle karşılama iznini kendime
verebilir miyim? - Bu duyguyu serbest bırakabilir miyim?
- Bu duyguyu serbest bırakmaya hazır mıyım?
- Bu hisse sahip olmayı mı seçiyorum yoksa özgür
olmayı mı? - Ne zaman serbest bırakabilirim?
Bu soruları sırasıyla kendinize sormak ve kendinize zaman tanıyıp dürüstçe cevap vermek bu yöntemin temelini oluşturuyor. Sorulara ‘hayır’ yanıtını vermekten endişe etmeyin, ‘hayır’ deseniz bile gösterdiğiniz direnç yumuşuyor.
Yine de, çok hazır hissetmiyorsanız, kendinize bu duygunun içinde kalmaya bir süre daha izin verebilirsiniz, ne de olsa patron sizsiniz. Ayrıca negatif duyguyu kabul etmek bile zaten direncin serbest kalmasına yardımcı olacaktır.
Bu yöntemin en güzel tarafı, bir duyguyu ne kadar süreyle taşıyacağınızın ve ne zaman o alandan çıkacağınızın seçiminin tamamen size ait olması. Hayatınızın yaratıcısı olduğunuzu bilmek ve içinizdeki gücü hatırlamak bile, başlı başına frekansınızı yükselten bir durum.
Nefes Çalışmaları: Nefesle ilgili, egzersizler kısmında biraz bilgi vermiştim. Nefesimizin, düşünce alışkanlıklarımızın bir yansıması olduğundan ve sığ nefesler yerine doğal ve açık nefes alıp-vermenin pozitif etkisinden bahsetmiştim. İyi de, nasıl ve niye oluyor bu pozitif etki?
Önce duygularla ilgili biraz daha bilgi vermem gerek. Bir konu ile ilgili, isteğinizin ve inancınızın uyumlu olup olmadığını gösteren duygularımız, aynı zamanda bedenimizde de fiziksel olarak bir takım değişiklikler yaratır. Kendimizi iyi hissederken yüzümüze bir gülümseme yerleşir, kaslarımız gevşer ve tüm hücrelerimiz daha yüksek bir frekansa geçerek enerji akışına daha fazla izin verir hale gelir.
Negatif duygular içindeyken de bir takım değişiklikler oluşur, fakat bu sefer gevşemek yerine geriliriz. Korktuğumuz veya heyecanlandığımız zaman midemizde kelebekler uçuşur, üzülüp kendimizi ifade edemediğimizde boğazımızda bir şeyler düğümlenir, stresliyken boyun ve baş çevremiz sertleşir, vs.
Sonuç olarak bütün duygular hücresel hafızamıza fiziksel olarak bağlanır. Negatif hisleri bastırma eğiliminde olduğumuz için de, bu duygular bedenimizde birikir, hücrelerimizin daha düşük bir frekanstan titreşmesine ve dolayısıyla enerji akışında blokajlara sebep olur. (Hastalıkların da sebebi budur aslında ama o başlı başına ayrı bir konu)
Yani inançlarımız duygularımızı üretir, duygularımız bedenimizde fiziksel bir etki yaratır, hücrelerdeki gerilme de enerji akışımıza ve nefes alışkanlığımıza yansır. Size hizmet eden inançlarınız varsa, nefesiniz doğal, bağlantılı ve tamdır. Sizi sınırlayan inançlarınız varsa, nefesiniz de daha sığ ve kesiktir.
Bu bigiler ışığında, her insanın hücresel hafızasında mutlaka bir miktar direnç birikmiş olabileceğini tahmin etmişsinizdir. Bu direnci serbest bırakmanın yollarından birisi de nefes alışkanlığımızı da değiştirecek olan nefes çalışmaları yapmaktan geçmektedir. Hücrelerimize giden bol miktarda oksijen ile, hücrelerimizdeki gerilme ve sıkışma yerine gevşemeye bırakır. Bu fiziksel değişiklik de, hücresel hafızamıza bağlanmış olan negatif duygunun serbest kalmasını sağlar.
Canımızın sıkıldığı zamanlarda derin nefes alıp vermenin daha rahat hissetmemizi sağladığını biliyoruz. Hücrelerimize bol miktarda oksijen gitmesi, düşük frekanstan titreşim yayan hücrelerimizin daha yüksek bir frekansa geçmesini sağlıyor. Aynı prensip daha fazla negatif duygu yani direnç birikmiş hücrelerimiz için de geçerli, sadece daha yoğun bir nefes çalışması gerekecektir.
Birikmiş negatif duygularınızın serbest kalması, nefesinizin açılmasını ve hayatın akışı içinde kendinizi kötü hissettiğiniz diğer durumlarda da direnci daha rahat serbest bırakmanızı sağlar. Bu açıdan, düşünce kalıplarınızın dönüşmesine son derece hızlı ve güçlü bir şekilde etki eder, ne de olsa hayatın özü nefes.
Bir yazıda tüm yöntemleri toparlarım zannediyordum ama tahmin ettiğimden uzun oldu. Her ne kadar kısa yazmaya çalıştıysam da, yine de önemli gördüğüm noktalardan bahsetmek istedim. Bu yazıya sadece negatif duyguları boşaltarak direnci serbest bırakmaya yarayan yöntemleri sığdırabildim.
Diğer yöntemler artık haftaya kaldı…
Şimdiden herkese iyi bayramlar diliyorum.
Ozge’cım,
Bu yazdıkların süperr oldu benım ıcın yazılarını buyuk bır hevesle okuyorum sındırmeye calısıyorum:))
cok tesekkur ederım ıyıkı varsın varlıgın bana hedıye senı tanıdıgım ıcın allaha cok şükrediyorum
cok öpüyorum sevgılerrrr
Arzu’cum,
Çoook teşekkür ediyorum sana:))) Ben de çok öpüyorum seni,
sevgiler