Human Design Sistemi adından anlaşılacağı gibi İnsan Tasarımı yani Yaşam Tasarımı demek.
Hepimiz bu dünyaya farklı bir takım deneyimler yaşamak için geldik, işte bu deneyimleri yaşayabilmemiz için bir tasarımla daha doğrusu bir donanımla geliyoruz. Hepimizin farklı ilgi alanları, eğilimleri ve farklı özellikleri var. Kar tanesi gibiyiz sonuçta. Tüm evrenle bir ve bütün, aynı zamanda da bambaşka ve farklı. Hayat da zaten olduğumuz kişiyi keşfetme oyunu değil mi? Kim olduğumuzu ve ne istediğimizi ne kadar erken keşfedersek, deneyimlerimizden o kadar keyif almıyor muyuz? Özümüze uygun yaşadığımızda huzuru ve mutluluğu tatmıyor muyuz? Human Design sistemi bize bu bilgiyi veriyor işte.
human design
Bahçıvan olmayı deneyimlemek istediyseniz eğer; elinizde tohumlarınız ve aletleriniz olmadan gelmiyorsunuz bu dünyaya. Geldikten sonra bu donanımla ne yapacağınız tamamen size kalmış. Çevresel koşullanmaların etkisiyle, tohumları çürümeye bırakıp aletlerinizle marangozluk yapmaya karar vermeniz mümkün. Hatta son derece başarılı olup, bundan keyif de alabilirsiniz ama bir tarafınız da hep balkonda saksı içinde bile olsa domates yetiştirmeye devam edecek.
Hayatın akışı da, bizi olduğumuz kişiyi deneyimlemeye götürüyor zaten yani dizaynımızı yaşamaya. Bu akışa ne kadar çok karşı koyarsak o kadar fazla direnç yaratıyoruz, uyarı mekanizmalarını duymazlıktan geldikçe de hastalık yaratmaya kadar gidiyor iş. Kim olduğumuzu ne kadar erken keşfedersek, o kadar kolaylaşıyor hayat.
Biz en yüksek keyfi, tatmini ve başarıyı dizaynımıza uygun yaşadığımızda alıyoruz. Çünkü zaten en çok onu seviyoruz, o kişi olmak istiyoruz, o deneyimleri yaşamak istiyoruz.
Human Design analizimi öğrendikten sonra şunu farkettim; kişisel gelişimle ilgilenmeye başlayıp kendi üzerimde çalıştıkça aslında yaptığım şey dizaynıma uygun yaşamak için emek harcamakmış yani bana ait olmayan koşullanmaları serbest bırakmaya ve özüme uygun deneyimleri yaşamayı seçmeye.
Human Design Sistemi 1987 yılında ortaya çıkmış nispeten yeni bir sistem ve bir çok ezoterik bilginin bir sentezi.
Astroloji, I Ching, Çakra Sistemi ve Kabala ile Genetik Kodlama ve Nötrino bilgisini birleştiriyor. Böyle olduğu için de, kişi ile ilgili son derece güvenilir bilgiler verebiliyor. Hepsini kısaca açıklamak istiyorum:
Nötrino: Bir kütlesi yani ağırlığı olan bilinen en küçük parçadır. Evren bir nötrino atmosferinin içinde yaşıyor ve bedenlerimiz de günün her anında trilyonlarca nötrinoya maruz kalıyor. Nötrinolar içinden geçtikleri her şeyle bilgi alışverişinden bulunuyorlar. Birlikte olduğumuz insanların, temas ettiğimiz eşyaların, yaşadığımız deneyimlerin bizde iz bırakması da sanıyorum bununla alakalı. Nötrinolar gökyüzündeki yıldızların saldığı partiküller olduğu için, doğum anımızda yaşamımız boyunca taşıyacağımız doğayı belirleyen bir ize sahip oluyoruz.
Astroloji: Gökzüyündeki gezegenlerin ve yıldızların hareketlerinden yola çıkarak, bu enerjilerin dünyanın ve insanların üzerinde yaratığı etkileri ve sonuçları yorumlayan bir düşünce sistemi. Human Design sisteminde astroloji gezegenlerin güneş sistemindeki pozisyonlarını bulmak için kullanılıyor. Doğum anımızdaki evrensel konumumuzu yani o sırada hangi enerjilere maruz kaldığımızı tespit etmek için, astrolojik bir bilgi olan güneş sistemi ve yıldız hareketlerini baz alıyor. O yüzden kişinin doğum günü, doğum saati ve doğum yeri bilgileri gerekli oluyor.
Iching: Çin tarihinde geçmişi minimum 5.000 yıl öncesine dayanan bir matematiksel öngörü sistemidir. Değişimler Kitabı olarak da adlandırılıyor. 64 heksagramın (insan doğasını açıklayan altıgen bilgi dizilimi) diziliminden oluşuyor. Bu heksagramların her biri 6 çizgiden oluşuyor ve bu da bizim genetik kodumuza denk geliyor. İnsan DNA’sı 6 bazı olan 64 genetik koda sahip. Astrolojide gökyüzü 12 bölüme ayrılırken (12 burç), Human Design’da ise 64 farklı kapıyı oluşturan 64 bölüme ayrılıyor.
Çakra Sistemi: enerjinin insan organizmasında nasıl hareket ettiğini izler. Çakralar insanın ihtiyaç duyduğu enerji dağılımını gösteriyor. Human Design’da 9 enerji merkezi vardır, bu da çakralarla benzerlik gösterir.
Kabala Sistemi: Sembolü Yaşam Ağacı’dır ve her şeyin birbiriyle ilişkili olduğunu söyler. Bu da Yaşam Ağacı’ndaki ‘dallar’ ile ifade edilir. Bu ‘dallar’ Human Design sistemindeki ‘kanallara’ denk gelir. Yaşam Ağacı’nın önemli özelliklerinden biri iki değişik enerji bir ‘dal’ gibi bağlandığında tamamen yeni bir enerji
oluşturur. Human Design’da da, karşılıklı denk gelen kapılar bir kanal oluşturur ve bir sinerji yaratır.
Gördüğünüz gibi, farklı sistemlerin ve bilgilerin yeni bir bakış açısıyla sentezlenmesi sonucunda ortaya çıkan sinerjinin bir ürünü Human Design. Bir çok eski bilgiyi birleştirerek ve yenileyerek günümüzün bakış açısına uygun bir hale getiren bir sistem.
Biraz da Human Design sisteminin ortaya çıkış hikayesinden bahsetmek istiyorum. Biraz mistik, biraz ilginç bir hikaye.
Alan Krakower adındaki gazete reklamcısı İspanya’ya doğru bir otobüs yolculuğu yaparken, diğer yolculardan duyduğu bir söz üzerine İbiza’ya doğru yönlenir. 4 Ocak 1987 akşamı İbiza’da kaldığı evine doğru giderken evin içinde bir ışık görür. İçeri girdiği zaman, kendi tabiri ile bir içsel patlama yaşar ve ona doğru evrensel bir bilgi akışı başlar. Buna kanal bilgisi denebilir, yüksek bir ilham anı denebilir, artık kim ne şekilde ifade etmeyi tercih ederse. Gelen bilgileri 8 gün boyunca sürekli yazar ve çizer.
İlk başta bu tecrübeyi inanılmaz korkutucu bulur ve bu bilgilerle ne yapacağını bilmez. Daha sonra bu sistemle etrafındaki kişilere seanslar vermesi gerektiğini düşünür ve insanların tahmininden fazla ilgilendiklerini farkeder. Bu yaşadığı tecrübe kendine ağır gelmiş olacak ki, bir süre Human Design sisteminden uzaklaşmaya karar verir. Yaklaşık bir yıl sonra kendini toparlar ve Human Design sistemini yeniden inşa etmeye başlar.
Hikaye biraz inanması güç gibi duruyor. Ben bu ortaya çıkış hikayesini, Human Design’a ilgim oluştuktan ve sistemin ne kadar düzgün çalıştığını farkettikten sonra öğrendim Allahtan Yoksa ‘hadi canım’ der, gerisiyle ilgilenmeyebilirdim. Sonra da şunu düşündüm, bu hayatta gözümle görüp elimle tutamadığım yığınla şeye inanıyorum ve o inançlarım işime yarıyor, bana hizmet ediyorlar. Bu sistem sayesinde kazandığım farkındalık da bana ciddi şekilde hizmet etti, diğer kişilere neden hizmet etmesin ki? Bu nedenle Human Design sistemini koçluk seanlarımın içine almaya karar verdim. Tabi ki sadece Human Design seansı almak da mümkün, insanın kendi Öz’ünü tanıması ve onu anlayıp olduğu gibi kabul etmesi muhteşem bir farkındalık zaten.
Human Design tablonuzun oluşturulması için doğum tarihiniz, doğum saatiniz ve doğum yerinize ihtiyaç var.
Bu bilgilere göre önce yaşam tasarımınızın tablosu oluşturuluyor ve bu tablodaki tanımlı özelliklere göre de analiziniz yapılıyor. Tabloda renklendirilmiş olarak görülen yerler sizin tanımlı özellikleriniz yani her zaman sizinle olan, 7/24 istikrarlı bir şekilde çalışan, her zaman aktif olan enerjileriniz demek. Şimdi gelelim bir Human Design (Yaşam Tasarımı) analizinin öğelerine:
Merkezler: 9 farklı merkez var. Taç, Zihin, Boğaz, Benlik, Kalp, Sakral, Duygu, Dalak ve Kök merkezleri. Her merkezin hayatımızda yarattığı enerjiler farklıdır ve hangi merkezlerin tanımlı olduğuna göre bu enerjiler değişir. Merkezlerin bazıları tanımlı olabilir ya da hiçbiri tanımlı olmayabilir.
Tip: 5 ayrı tip var. Gerçekleştiriciler (Manifestor), Üreticiler (Generator), Gerçekleştiren Üreticiler (Manifesting Generator), Göstericiler (Projector), Yansıtıcılar(Reflector). İsimler türkçeleştirildiği zaman biraz tuhaf bir anlamları varmış gibi oluyor ama lütfen buna takılmayın Hangi tip olduğunuz, hangi merkezlerinizin tanımlı olduğu ile belirleniyor.
Karar mekanizması: 6 farklı karar mekanizması var. Duygular, Sakral, Dalak, Kalp, Benlik, Dışsal. Sizin hangi karar mekanizmasına güvenebileceğiniz, yine hangi merkezlerinizin tanımlı olduğuna göre değişiyor. Hani hep denir ya, kalbinin sesini dinle diye. Burada kastedilen kararlarınızı iç sesinize göre vermek ve herkesin iç sesi de farklı bir merkezden geliyor aslında.
Profil: 12 farklı profil var. Bunlar yaşam tablonuzun ilk sırasında hangi çizgilerin olduğuna göre değişiyor. Bu da sizin başkalarıyla etkileşimde ve hayatın içinde nasıl bir duruş sergilediğinizi gösteriyor.
Kanallar: 36 farklı kanal var. Bu kanallar 9 merkezi birbirine bağlıyor. Bu bağlantıların bir kısmında renkli yerler görüyorsanız, sizin o kanalınız tanımlı demektir. Bu da o kanalın ifade ettiği enerjinin tutarlı ve güvenilir bir şekilde her daim sizinle beraber olduğunu gösterir.
Kapılar: 64 farklı kapı var. Her merkezde farklı sayıda kapı bulunmaktadır. Örneğin taç merkezde 3 tane, boğaz merkezinde de 13 farklı kapı var. Farklı sayıda kapınız tanımlı yani aktif olabilir. Farklı merkezlerde karşılıklı denk gelen iki kapı aktifse bir kanal oluştururlar.
Çizgiler: 6 farklı çizgi var. Her kapının 6 farklı nüansı var. Bunlar da kapıların üzerindeki sayılar ile ifade buluyor. O özelliğinizin hayata nasıl bir bakış
açısıyla yansıdığını gösteriyor.
Bilinçli-bilinçsiz: Yaşam tasarımı tablosunda bazı kanalların ve kapıların pembe renkte, bazılarının da siyah renkte olduğunu göreceksiniz. Pembe renkler bilinçsiz olarak adlandırılıyor ve bu enerjinizi ancak hayatın içinde deneyimledikçe farkettiğinizi söylüyor. Siyah renkler de bilinçli olarak adlandırılıyor ve bu da dizaynınızın sizin bilinçli bir şekilde farkında olduğunuz yönlerini gösteriyor.
Detaylı bir analizde tüm bu başlıkların üzerinden tek tek geçiliyor ve genel bir değerlendirme yapılıyor.
Şunu da özellikle belirtmek istiyorum, hiçbir tasarım iyi veya kötü olarak değerlendirilemez. Bir yaşam tasarımında zayıf veya güçlü taraflar, eksi veya artılar diye bir şey OLAMAZ. Çünkü her dizayn kişinin kendisine verilmiş bir hediye, üstelik her zaman sizinle olan ve sürekli güvenebileceğiniz bir hediye. Tasarımınız sizin sürekli yanınızda taşıdığınız bir donanım sadece. Bunu size hizmet eden bir hediye olarak da görebilirsiniz, işe yaramayan bir hediye olarak da.
Diyelim ki, yanınızda her ihtiyacınızı karşılayan bir alet çantası var. Siz musluğun contasını sıkmak için komşunun tornavidasının peşine düşüyorsanız, kendi alet çantanızı işinize yarar şekilde kullanamıyorsunuz demektir. Halbuki yapmanız gereken tek şey alet çantanızın içindeki penseyi çıkarmak. Çünkü zaten ihtiyacımız olan herşey bizimle, her sorunun yanıtı bizde, her problemin çözümü içimizde.
Önemli olan kendimizin farkında olmak, kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve sevmek. İşte Human Design sistemi de tam bu noktada devreye giriyor.