Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Konu istekler, yaratımlar ve kişisel gelişim üzerineydi. Kendisine yakınlarda kendim için katılmış olduğum bir nefes seminerinden ve nefes çalışmalarının ne işe yaradığından bahsettim. Hatta gerçekten faydalı olduğunu deneyimlediğimden ve yakında ben de nefes koçluğu eğitimi almaya karar verdiğimden sözettim.
Kendisinin çok doğal ve içten bir şekilde “Ne yani, nefes almayı da mı bilmiyoruz. Her şeyi mi öğrenmemiz gerekiyor şimdi” diye sorması gerçekten çoğu kişinin kafasını karıştıran bir mevzuya dikkatimi çekti ve bugünkü yazının da konusunu oluşturdu.
Buradan yanıt veriyorum: “HAYIR, hiçbir şeyi öğrenmemiz GEREKMİYOR”
Zaten olaya ‘öğrenmemiz lazım’ diye baktığımız zaman, kendimiz için işe yararlılığını da minimuma indirmiş oluyoruz. Yeni bir şeyi öğrenmeyi düşündüğünüz zaman, önce bir denemenizi eğer hoşuna giderse, keyif alırsanız devam etmenizi öneririm. Herkeste işe yarayan bir şeyin sizde işe yaramaması veya hiç kimsenin beğenmediği bir şeyden sizin acayip keyif almanız ve hayatınıza çok şey katması gayet mümkün.
Ben de farklı çalışmalar denedim: Hipnoz, EFT, Reiki, NLP… Bunların hepsinin de faydalı yöntemler olduklarına kesinlikle inanıyorum ve bazı konularda yararlarını da gördüm ama bana tam anlamıyla hitap etmediler. Dolayısıyla bu yöntemleri uygulayıcı olarak öğrenmek bana çok cazip gelmedi. Hangi alanlarda ve hangi bakış açısıyla işe yaradıkları hakkında bilgi sahibi olmayı yeterli buldum.
Nefes çalışmalarını da aynı bakış açısıyla denedim. Bakalım nasıl bir şey, işe yarıyor mu diye? Baktım, kendi üzerimde işe yaradı, hızlı ve etkili bir sonuç aldım ancak ondan sonra nefes koçu olarak bu işi öğrenmek istediğime karar verdim. Hep bahsedip durduğum direnç mevzusu var ya, direnci yumuşatmak için çok hızlı ve etkili bir yöntem olduğunu deneyimledim. Direnç yumuşayınca da, değiştirmek istediğimiz inanç kalıplarımızı çok daha rahat dönüştürebiliyoruz.
Geçenlerde Cem Yılmaz’ın filmine gittik.Çocukluk yıllarına ait bir anısını anlattı. Küçük yaşlarda bir baskülle apartmanlarının önünde duruyor ve geleni geçeni tartarak bir günde 105 TL kazanıyor. O dönem için inanılmaz bir rakam. Ertesi gün bu işin yanında limonata da yapıp satayım (daha o yaşlarda ticari bakış açısı işte) falan derken, baskülü abisinin aldığını görüyor. Dolayısıyla o günkü hasılat abisinin. Fakat abisi akşama hiç para kazanamamış olarak geliyor. Cem Yılmaz bunu anlattıktan sonra, o günden beri abisiyle kendisi arasında bu para kazanma oranının hiç değişmediğini söyledi.
Bu son yorumun içinde ne kadar espri ne kadar gerçek payı var bilemem ama hikayeden gördüğüm tek şey var, aldığımız kararlar yaşamımıza yön veriyor. Dolayısıyla yaşamınızın yönünü değiştirmek istiyorsanız, kararınızı değiştirmeniz yeterli. Ama bazen bu kararlar kemikleşmiş olduğu için yeni bir düşünce alışkanlığına geçmek biraz zor olabiliyor, işte o zaman hangi yöntemin yardımcı olmasını isterseniz onu kullanabilirsiniz. Ben kendi denediklerimin içinde en çok nefes çalışmalarının faydasını gördüm ve o yüzden onu uygulamak istedim.
Hayata pozitif bir bakış açısıyla bakmak, şartlar ne olursa olsun huzurlu olacak bir alan bulmak ve her deneyimi olduğu kabul edebilmek istediğiniz hayatı yaratmak için yeterli. Zaten tüm çalışmalar ve egzersizler sizi bu bakış açısına sahip bir kişiye dönüştürme amacıyla var. Siz bu bakış açısına zaten sahipseniz hiçbir şey yapmanıza gerek yok, eğer bazı alanlarda bu bakış açısını geliştirmek istiyorsanız istediğiniz yönteme başvurabilirsiniz.
Bir süre önce, şartlar ne olursa olsun huzurlu bir alan bulmanın ve bu şekilde istediğiniz hayatı yaratmanın mümkün olduğunu gösteren bir video izledim, Cehennemde Bir Cennet Bahçesi kitabının yazarı 108 yaşındaki Alice Herz Sommer ile Anthony Robbins’in röportajı. II. Dünya Savaşı sırasında bir Nazi kampında bulunan Alice’in içinde bulunduğu şartları nasıl yorumladığını anlatıyor.
Hayatta her şey için şükran duyabilen ve her deneyimi nimet olarak nitelendirebilen bir bakış açısının üzerinde hiçbir şey yok gerçekten. Ben biraz sızlanmaya başladığım zaman oturup bu videoyu izliyorum, bakış açımı değiştiriyorum. Umarım bir gün hepimiz Alice Herz Sommer’in bakış açısına sahip oluruz. Zaten sahipseniz hiçbir şey yapmanıza gerek yok. Eğer değilseniz bunu öğrenmek, daha doğrusu yeniden hatırlamak mümkün. Ne şekilde hatırlamak istediğinizin seçimi de tamamen size ait.
Bu videoya belki siz de denk gelmişsinizdir ama benim çok hoşuma gittiği için burada da paylaşmak istiyorum. Röportayı yaptığı için Anthony Robbins’e, paylaştığı için Hakan Mengüç’e ve çeviri için Enes Olgun’a teşekkürler.
Bu arada, haftaya Nefes Koçluğu Eğitimi için şehirdışında olacağım ve bu sebeple yeni yazı yükleyemeyeceğim. Artık iki hafta sonra sizinle izlenimlerimi paylaşırım.
Sevgiyle,…