Sabahtan beri bir şarkı dilimde: “Başkası olma, kendin ol, böyle çok daha güzelsin…”
Gerçekten de kendi olmayı başarmış insanlar çok daha güzeller çünkü çok daha mutlular. Enerjileri daha yüksek, yaptıkları işten tatmin oluyorlar, kimin ne söylediğini kafaya takmıyorlar ve kendi yollarında gülümseyerek ilerliyorlar. Herkesin yolunun kendine has olduğunu biliyorlar ve kendilerini kimseyle karşılaştırmıyorlar.
Hepimiz kar tanesi gibiyiz. Tüm Evren’le bir ve bütün, bununla beraber eşsiz ve özgün. Dolayısıyla da hepimizin amaçları, tarzları, sınırları farklı.
Biz bu dünyaya tüm deneyimleri kendimiz olarak yaşamaya geldik. Bunu yapabilmenin tek bir yolu var, o da iç sesimize kulak vermek. Başkalarının doğrularına göre değil, kendi doğamıza göre hareket etmek. Ancak kendimiz olduğumuz zaman gerçek mutluluğu yakalamak mümkün.
Elbette fikir alışverişinde bulunmak, güvendiğimiz ve sevdiğimiz kimselere danışmak zaman zaman gerekli ve faydalı. Yepyeni ufuklar keşfedebiliyoruz bu sayede. Yine de son karar her zaman bize ait olmalı.
Kendimizi daha iyi tanımak, kendimiz olabilmenin ilk adımı. Çoğumuz etrafımızdaki kişilerin doğrularına göre yaşıyoruz hayatı. “Konu komşu ne der, annem-babam ne düşünür, eşim-sevgilim ne ister” dedikçe, “Ben ne istiyorum?” demeyi unutuyoruz. Halbuki kendimiz gibi olmadıkça ne kendimiz mutlu olabiliriz, ne de etrafımıza mutluluk verebiliriz.
Bu noktada yaşamın koşuşturmacasına biraz ara verip kendimize şu soruları sormamız önemli:
*Ben gerçekte ne istiyorum?
*Hayatımdan memnun muyum?
*Yapmayı en çok istediğim şeyler ne?
*Nelerin daha farklı olmasını isterdim?
*Benim güçlü yönlerim neler? Bu özelliklerimi kullanıyor muyum?
Bu soruların cevapları kendimizi daha iyi tanımamızı sağlayacak.
Bu noktada Human Design Sistemi’nden de yararlanabilirsiniz. Kendinizi daha iyi tanımak, bu dünyaya ne yapmak için geldiğinizi öğrenmek ve kendiniz için en doğru kararları ne şekilde verebileceğinizi anlamak için çok fayda sağlayacağınız bir sistem.
Sonraki aşama ise, gerçekten olduğumuz kişiyi yani kendimizi yaşamaya başlamak.
Çevremizdeki kişilerin doğrularına göre değil, kendi doğamıza göre hareket etmek.
İşin doğrusu, biraz zorlu bir süreçtir bu. Gandhi’nin meşhur sözünü hatırlarsınız belki: “Önce seni görmezden gelirler, sonra sana gülerler, sonra seninle dövüşürler, sonra sen kazanırsın”
Kazandığınızda da, ödülünüz çok büyük olur gerçekten.
Hepinize içinizdeki en yüksek potansiyeli ortaya çıkardığınız ve kendi yolunuzda gülümseyerek yürüdüğünüz bir hafta diliyorum.
Sevgiyle kalın
