Uzunca bir aradan sonra yeniden merhaba. Okulların açılmasıyla beraber annelerin tatili başladı ve ben de yeniden yazılarımın başına döndüm.
Bu dönem, kişisel gelişimle ilgili bazı yanlış anlamaların üzerinde durmak istiyorum. Genelde nerelerde takılıyoruz? Kim bilir belki de sizin de takıldığınız nokta budur. Birebir seans sırasında kişinin enerjisinin hangi yöne doğru gittiğini gözlemlemek ve ona göre bir farkındalık yaratmak daha kolay ve hızlı oluyor tabi. Her ne kadar ‘Bazen bir kitapta okuduğunuz bir cümle bile hayatınızı değiştirebilir’ desem bile, herkes o cümleyi kendi filtresine göre yorumluyor ve kendi yorumları sebebiyle bazen takılmalar yaşayabiliyor.
Bence çoğunluğun en çok takıldığı nokta, HAYATIMA İSTEDİKLERİMİ ÇEKEBİLMEK İÇİN HER ZAMAN İYİ HİSSETMELİYİM inancı.
Biliyorum, yaşam koçları olarak kendimizi iyi hissetmenin önemine o kadar çok vurgu yapıyoruz ki, bir çok kişi negatif duygular hissettiği zaman kendini yargılamaya ve eleştirmeye başlıyor. Sonuçta hepimizin söyleyebildiği aslında karşı tarafın filtresinden geçtiği kadar. Dediğim gibi, birebir seanslarda bunu düzeltmek daha kolay ama buna imkanı olmayanlar için de bu dönem bu konuların üzerinde duracağım.
Duygular sadece ve sadece bizim hangi yöne gittiğimizi gösteren göstergeler. Abraham-Hicks’in çok güzel bir benzetmesi var bununla ilgili, ben de sizinle paylaşmak istiyorum. Duygularınızı arabanızın benzin göstergesi gibi düşünün. Negatif duygular hissettiğinizde göstergedeki ibre düşmeye başlar. Siz ibreye kızıp üzerine bir sticker yapıştırmaya kalkarsanız, hiç ummadığınız bir yerde yolda kalacağınız garanti. Yapmanız gereken benzininizin bittiğini fark ettiğinizde gidip depoyu doldurmak.
Halbuki bir çok kişi, negatif duygu hissettiğinde bunun sebebini bulmak yerine bundan kaçmaya çalışıyor ve duygusunu bastırıyor. Bunun en önemli sebebi de ‘Kendimi kötü hissedersem istediğim yaratımları hayatıma çekemem’ endişesi. Oysa yaratımlarımızı etkileyen şey hissettiğimiz duygular değil, sonrasında bununla ilgili yaptığımız yorumlar yani aklımızdan geçen düşünceler.
Hayatın akışı içinde hepimizin kendi hayatımızla ilgili tercihlerimiz olduğu için aksi bir deneyim yaşadığımız zaman üzülmek dünyanın en doğal şeyi, başka türlü bir işleyiş düşünülemez bile. Zaten negatif duygular bize hizmet etmiyor olsalardı, işleyişin içinde var olamazlardı. Hayatın akışında bir falso ve yamuk olması mümkün değil.
Herkes sürekli iyi hissetmek zorundayım diye düşünüyor ve bu çaba zaten başlı başına bir direnç yaratıyor. BÜTÜN DUYGULAR GEÇİCİ. Yargılamadan yaşamaya izin verdiğiniz her duygu döngüsünü tamamlıyor ve bir üst frekansa yükseliyor ÇÜNKÜ HEPİMİZİN DOĞAL HALİ İYİ HİSSETMEK. Doğal olan bir şey için niye çaba göstermeye gerek olsun?
Kendinizi ağırlıklı negatif duygular hissederken yakalıyorsanız; bu durumun farkına varın, göstergenizi takdir edin ve kendinizi dönüştürmek adına emek harcayın. Bu kendinize yapabileceğiniz en büyük iyilik. Ama her zaman kendinizi muhteşem hissetmek gibi bir ütopyanın peşinden de koşmayın, bunun gerçekleşmesi mümkün değil. Duygular sürekli değişir ve siz izin verdikçe hep bir üst frekansa yükselme eğilimindedir.
Diyelim ki, o gün tersinizden kalktınız ve işleriniz aksi gidiyor. Sabah kalktınız, çocuklar vızıldanıyor, yetişmeniz gereken bir yer var ama geç kaldınız. Sinirleriniz iyice gerildi. Arabanıza bindiniz, ciddi bir trafik var. Tam o noktada aklınızdan şu düşünceler geçmeye başladı “Bu ruh halinde trafiğin daha hızlı gideceğini düşünemezdim zaten, ne vardı bu kadar gerilecek? Ben bir türlü kendimi iyi hissetmeyi beceremeyecek miyim yaa”
İşte tam bu nokta, bir sonraki deneyime zemin hazırladığınız yer. Halbuki bu aksilikleri yaşayan birisinin sinirli olmasının normal olduğunu fark edip, ister ağlayarak ister sövüp sayarak duygunuzu ifade etmeyi seçerseniz kısa bir süre içinde kendinizi bu kadar dipte hissetmeyeceksiniz ve yaratımlarınız istediğiniz yöne doğru yol almaya başlayacak.
Yeter ki, kendinizi hissettikleriniz sebebiyle eleştirmeyin ve yargılamayın. Her ne oluyorsa, onu olduğu gibi kabul etmek ve yaşamaya izin vermek bir üst frekansa çıkmak için yeterli.
Zaten bir ömür boyu ağzınız kulaklarınızda dolaşamayacağınızı garanti edebilirim size ve aynı zamanda şunu da iddia edebilirim; hangi duyguyu hissederseniz hissedin bu hislerinizle barışık olursanız bir ömür boyu iç huzuruna sahip olabilirsiniz.
Herkese tüm duygularının tadına vararak doya doya yaşadıkları bir hafta diliyorum.