Malum, yaz geldi. Biz de birkaç gün önce Bodrum semalarına arz-ı endam eyledik. Ağustos sonuna kadar buradayız. Çalışmalara ve yazılara buradan devam. Bir yandan da kızlarla beraber olmanın tadını çıkarıyoruz. Benim yazılar da mevsim şartlarına uyum sağlayarak daha light bir hale geldi. ‘Yediğin içtiğin senin olsun, bize gördüklerini anlat’ tadında yazılar planlıyorum. Dolayısıyla daha yoğun kıvamlı kişisel gelişim yazısı arzu edenlerin Eylül’ü beklemelerini rica edeceğim.
Buraya gelmeden önceki hafta sonu Karacaali’deydik. Yüzmeyi öğrendiğim, çocukluğum geçtiği yazlık. Şu an Teyzemler’in orada bir evi var ve biz her yaz mutlaka bir kez gidiyoruz. Gittiğimde nostalji yaşıyorum tabi, ne de olsa kendimle ilgili yığınla karar aldığım bir yer. Anısı çok, az çalışmadım zamanında Karacaali’deki çocukluk kararlarımın üzerinde. Neyse, artık benim için inanılmaz keyifli bir yer haline geldi. Zaman sanki durmuş gibi. İnsanların bile çoğu aynı. Bir yer zamana bu kadar mı direnir, bilemedim.
Kalabalık aile ortamından mı, Teyzem’in sürekli yedirip içirmesinden mi, balkondaki muhteşem deniz manzarasından mı yoksa boş boş oturup keyif yapmanın güzelliğinden mi bilemiyorum ama neredeyse hafta sonunun tamamını anda kalarak geçirdim. Veee Özge Karacaali’den bildiriyor: Anda kalmak işin sırrı. Kendi yolculuğunuzda en çok bunun üzerinde çalışmanızı öneririm. Anda olduğunuzda hissettiğiniz şey; huzur, dinginlik, tam ve bütün olma hali.
Eskiden bir reklam vardı : “Evdeki huzur, mutluluk budur” diye. Ben onu “İçinizdeki huzur, mutluluk budur” diye çeviriyorum.
Ve orada şunu anladım; eğer başka düşüncelere kaymadan anı yaşamayı becerebiliyorsa insan, ortam ne olursa olsun huzurlu olabiliyor. Şu örnek durumu gayet güzel özetliyor. Ben normalde çok fazla gürültülü ortam sevmem ama nereden ellerine geçtiğini bilemediğim bir darbukayı paylaşamayan 2 çocukla aynı salonda otururken güzel güzel kitap okuyabildim, aferin bana.
Test edildi, onaylandı. Ortamdaki şartları bahane etmeden her durumda anda kalmanın mümkün olduğunu deneyimledim, çıta yükseldi.
Bir de, bir tüyo vereyim. İnsan kendini rahat ve huzurlu hissettiği zaman bedenindeki tüm kaslar daha rahat ve gevşek olur ya, huzurlu hissettiğiniz bir an tüm dikkatinizi bedeninize verin ve bakın bakalım rahatken hangi kaslarınız gevşiyor. Örneğin ben kendimde omuz ve boyun kaslarımın daha rahat olduğunu fark ettim hafta sonu. Duygu ve düşüncelerimiz bedenimize nasıl yansıyorsa aynı şey tersi için de geçerli. Bunu fark edip gerginken kaslarınızı bilinçli bir şekilde gevşetebilirseniz, ruh haliniz üzerinde olumlu faydalarını görebilirsiniz.
Tabi ki her zaman gerginlik yaratan düşüncenin üzerinde çalışmak ve onu dönüştürmek asıl işe yarayan şey ama bunu yaparken de ruh halinizin yüksek bir frekansta olması büyük destek oluyor. Ne de olsa beden ve zihin bir bütün. Hangisinin üzerinde çalışırsanız diğerine de fayda sağlamış oluyorsunuz. Anda kalma üzerinde çalışırken kullanabileceğiniz minik bir yöntem işte.
Bu haftalık bu kadar, bir sonraki yazıda görüşmek üzere…