Yeni yılın ilk bülteninde önceki hafta kaldığımız yerden devam edelim. İsteklerimizi canlı tutmak için başka hangi yöntemlerden yararlanabiliriz?
Niye Egzersizi: Bir şeyi istiyor fakat ona henüz sahip değilsek, besbelli isteğimizin frekansına henüz girememişiz demektir. Bu durumda da hayalimize odaklanırken aklımız hep şu düşünceye kayar: “Evet, bunu istiyorum. Anladık çekim yasasını, olacağına da inanıyorum. İyi de, nasıl?” Bu da, son derece doğal bir düşünce aslında. İsteğin gerçekleşmesi için birtakım ‘nasıl’ların bir araya gelmesi gerekir, fakat biz henüz onları farkedecek duruma gelmemişizdir ve kendi sınırlı inançlarımızla bütün alternatifleri düşünebilmemiz zaten mümkün değil.
Bu durumda yapılacak en iyi şey, nasıl yerine niye diye sormak. Nasıl sorusu dirence sebep olabilirken, niye sorusu isteğimizi canlı tutmamızı sağlar. Bu hayali kurmanızın sebeplerini düşünmek hatta yazmak, isteğinizin size sağlayacağı faydayı, keyfi ve rahatlığı hatırlamanıza yardımcı olur. Bu sayede de hayalimizin olma ihtimaline odaklanırız, yaratım için gerekli olan şey de budur zaten.
Güç Duruşu: Güç Duruşu’nun özelliği 3 farklı adımı içinde barındırması. (Detayları ile ilgili bilgiyi Egzersizler sekmesinin altında bulabilirsiniz.) İlk adımda odak değiştirerek direnci serbest bırakıyorsunuz, ikinci ve üçüncü adımlarda da vizyonlayarak ve şükrederek isteğinizin canlı kalmasına yardımcı oluyorsunuz.
Daha önceki haftalarda da bahsetmiş olduğum gibi, direnci serbest bıraktıktan sonra yapılan vizyonlamalar ve şükürler yaratım için oldukça etkili oluyor. Hatırlarsanız, Direnci Serbest Bırakmak ile ilgili yazılarda da değinmiştim Güç Duruşu egzersizine. Çünkü üçlü paket programlar gibi. Zaten bu egzersizin bu kadar güçlü olmasının ve güzel işlemesinin sebeplerinden birisi de bu.
Şükür Egzersizi: İster şükrederek yapın, ister teşekkür ederek ya da takdir ederek; hayatın ve olayların güzel yönlerine odaklanmanın isteklerimizi yaratmak konusunda etkili olduğunu biliyorsunuz. Hayatınızın güzel yönlerine odaklandıkça daha fazla güzellik çekiyorsunuz hayatınıza.
Ayrıca bu egzersizin iki aşamalı yapılabildiğinden bahsetmiştim. İkinci aşaması da bildiğiniz gibi, istekleriniz sanki olmuş gibi şükretmek veya teşekkür etmek. Bununla ilgili kendimden bir örnek vererek bir konunun altını çizmek istiyorum.
İsteğiniz sanki olmuş gibi şükretmek, isteğinizin frekansına girmenize ve bu sayede de hayatınıza çekmenize yardımcı olur. Bu isteğinizi canlı tutmanın harika bir yolu EĞER içinde direnç barındırmıyorsa.
Ben de genelde günlük teşekkürlerimi iki aşamalı yaparım. Önce hayatımda varolan şeyler için, sonra da henüz gerçekleşmemiş isteklerim için, olmuş gibi. Fakat bazen kendimde şunu gözlemliyorum. Henüz gerçekleşmemiş isteklerim için teşekkür etmek bende bazen bağımlılık yaratabiliyor. Bağımlılık da dirençlerden birisi olduğu için, bunu hissettiğim anda o konuyu günlük şükürlerimden çıkarıyorum.
Egzersizin sadece ilk aşamasını yapıyorum bir süre, yani hayatımda fiilen sahip olduğum şeyler için şükretmek. İsteklerimi bir kenara koyuyorum bir süreliğine. Ben onları kenara koydum diye, hayat da onları bir kenara koymuyor, merak etmeyin. Zaten istemişim zamanında, ben bir süre onlara odaklanmıyorum diye, unutulmuyor.
Bir zaman sonra, zaten sahip olduğum şeylerin güzelliklerini yeniden farkettikçe, isteklerimi tekrar günlük şükürlerime dahil ediyorum. Çünkü isteklerinizi canlı tutmak için önemli olan şey, keyifli hissetmek ve o frekansa girebilmek. Bunu da ancak isteğinizin VARlığına odaklanarak yapabilirsiniz. O an VARlığa mı, YOKluğa mı odaklandığınızı da en iyi hislerinizi farkederek bulabilirsiniz.
Hayalinizin senaryosunu kaleme almak: İsteğiniz gerçekleştiğinde hayatınızda neler olacağı ve senaryonuzun baş kahramanının, yani sizin nasıl bir insan olduğunuzu şekillendirip kağıda dökebilirseniz, isteğinizi canlı tutmak adına harika bir yöntem kullanmış olduğunuzu söyleyebilirim size.
Yazmak zaten başlıbaşına hayalinizi netleştirmek için çok yarar sağlıyor. Bir de bunu ‘kendi hayatımın senaryosunu kaleme alıyorum’ hissiyatıyla yaparsanız, sağladığı yararı arttıracaksınız. Hayaliniz gerçekleştiğinde hayatınız nasıl, neler yapıyorsunuz, bir günlük detaylı hayat akışınız ne şekilde, çevrenizde kimler var,… Bütün bunları gayet detaylı yazabilirsiniz.
Ne kadar detay derseniz, sizin kendinizi iyi hissettiğiniz kadar detay. Çünkü bazen detayın fazlası, ‘nasıl olacak bu iş?’ düşüncesine sebep oluyor ve o da direnç yaratıyor. Her zaman dediğim gibi, kumanda sizin elinizde. Hayalinizi canlı tutacak kadar detaylı, direnç yaratmayacak kadar genel.
Şimdi gelelim daha önemli bir noktaya. Bir oyuncu yeni bir role hazırlanırken senaryoyu okuduktan sonra rolünün hakkını verebilmek için karakterin ruh halinin üzerinde çalışır.Çalışır ki, oynayacağı kahraman hikayede sırıtmasın. Sizin de aynı şeyi yapmanızı hararetle tavsiye ederim. Sizin senaryonuzun kahramanı nasıl biri? İsteği gerçekleşen o kişi, neler düşünür, inanç kalıpları nelerdir, kendini nasıl tanımlar, neler hisseder, hayata bakışı nasıldır, olayları yorumlaması nasıldır, neler söyler, neler yapar? Hayaline kavuşmuş o kişi hangi duyguları deneyimler, özgürlük mü, keyif mi, huzur mu, neşe mi, coşku mu, kendine güven mi,…?
Bunları yazdığınızda hayalinize kavuşmuş olan KENDİNİZİ tanımlamış olacaksınız işte ve şu an olduğunuz kişiyle dönüşmeniz gereken kişi arasındaki mesafeyi de. Siz önce senaryonuzdaki o kişi olun, yani o duyguları deneyimlemenin yollarını bulun, senaryonuz zaten otomatikman gerçekleşecek. Evrensel yasa bu.
Yaratım Formülü’nün istek ayağının üzerinden de geçmiş olduk böylece. Ben burada kendi kullandığım ve kendi deneyimlerimden püf noktalarını aktarabileceğim yöntemleri anlattım. Başka bir sürü yöntem ve egzersiz olabilir. Her zamanki gibi kendi iç sesinizi takip edin lütfen.
Uyguladığınız her yöntemden sonra isteğinizin canlandığını hissediyor, hayalinizin pozitif yönüne odaklanmaya başladığınızı farkediyorsanız, ne yapıyor olursanız olun, işe yarıyor demektir.
Haftaya görüşmek üzere, herkese sevgileeeerrr…