İsteğimizi canlı tutmak için yararlanabileceğimiz yöntem ve egzersizlerin püf noktası, egzersizleri uygularken hissettiğimiz duyguların sanki o deneyimi zaten yaşıyormuşuz gibi güçlü olması. Çünkü duygularımız ne kadar güçlüyse, düşüncelerimizin çekim gücü de o kadar yüksek demektir.
Çekim gücü yüksek düşünceler isteğimizin frekansına girmemizi, isteğimizin frekansından yaptığımız yayın da o deneyimi hayatımıza çekmemizi sağlar. Çekim yasası bu şekilde işler, uyumlu yani rezonans halindeki frekanslar birbirine çekilir. Şimdi konuyu çok uzatmadan tek tek yöntemlere geçelim
Vizyonlama: Adın da belli olduğu gibi isteğimizi zihnimizde canlandırmak demek, tabi ki sanki isteğimiz çoktan olmuş ve biz de gayet güzel keyfini sürüyor gibi. Mümkünse beş duyunuzla; görerek, duyarak, dokunarak, tadarak, koklayarak. Elbette bunu şekilci bir halde yapmayın lütfen; vizyonlarken kendinizi hayalinizin içine girmiş gibi hissediyor ve coşku duyuyorsanız, kaç tane duyunuzun devrede olduğunun pek bir önemi yok.
Bir de hep gözleri kapatıp, gevşeyip vizyonlama önerilir ya; bu benim pek uyguladığım bir şey değil. Bir çok kişide işe yaramış olmali ki, bu şekilde öneriliyor. Ama bu bana hep biraz suni geliyor. Kendime gün içinde gözlerimi kapatıp gevşeyecek zaman ayırıyorsam, ya meditasyon yapmayı tercih ediyorum ya da şekerleme. Bir de zaman zaman kişilerin vizyonlama yapmayı beceremediklerini duyuyorum ki; inanın bu mümkün değil. Hayatta her şey iki kere yaratılır, önce zihinde sonra deneyimde. Bu söylem belki de vizyonlama olayına şekilci bir bakış açısıyla yaklaşılmasından kaynaklanıyor olabilir.
Ben bir taraftan bir şey yaparken aynı anda zihninizde hayalinizin içine girebileceğinizi düşünüyorum. Elbette ‘anda kalmanızı’ sağlayan ve keyif aldığınız bir aktivitenin içindeyseniz, bu deneyimin size çok daha fazla katkı sağlayacağı tartışılmaz bir gerçek. Hayatınızda ‘anda kalma’ sürelerinizi arttırmanızı ve içinde olduğunuz deneyimden en yüksek keyfi almayı önceliğiniz haline getirmenizi hararetle öneriyorum. Fakat hayatımızın içinde aynı zamanda günlük rutin aktivitelerimiz de var. Araba kullanıyoruz, bazen sıkıldığımız toplantılara giriyoruz, evişi yapıyoruz, bir şeyler için sıraya giriyoruz…
Bu sırada zihin zaten boş durmuyor, devamlı düşünce üretiyor. Ben bu zamanları işime daha çok yarayacak şekilde değerlendirmeyi tercih ediyorum. Negatif düşüncelere dalacağıma hayalime odaklanmak çok daha keyifli. Hem böylece ‘zaman bulamıyorum’ gibi bir bahane elimine edilmiş oluyor, hem de gün içinde daha sık hayalimize odaklanabiliyoruz.
Bu arada şunu da hatırlatmak istiyorum. Eğer gün içinde kendinize zaman yaratırsanız, önce meditasyon veya nefes egzersizi yaparak direnç varsa serbest bırakmanızı ve vizyonlamalarınızı o şekilde yapmanızı öneririm. Direncin olmadığı durumlarda odaklanılan her düşünce son derece güçlüdür.
Tercih her zaman olduğu gibi tamamen size kalmış.
Vizyon panosu: Hayalinize pozitif anlamda odaklanmanızı sağlayan resimler, görüntüler, yazılardan oluşan bir kolaj hazırlayıp, rahat görebileceğiniz bir yere asarak vizyon panonuzu hazırlayabilirsiniz. İsterseniz bilgisayarınıza arka fon yapın, isterseniz evinizde ya da işyerinizde bir duvara asın. Önemli olan görüntülerin sizde hayalinizle ilgili keyifli duygular uyandırması, her gördüğünüzde yüzünüzü bir gülümsemenin kaplaması ve hayalinizin gerçekleşeceği ile ilgili inancınızın güçlenmeye başlaması. Yoksa siz o resimlere sabah akşam baktınız diye isteğiniz gerçekleşmeyecek. Hazırladığınız görüntüler isteğinizi canlı tutmanıza ve o frekansa önceden girmenize yardımcı olacak.
Bu arada şunu da söylemek istiyorum ki, insan bir zaman sonra bu görüntülere alışıyor. Şöyle düşünün, evinize beğendiğiniz bir tablo astığınızda ilk zamanlar her odaya girdiğinizde dikkatinizi çeker, bakar ve keyif alırsınız. Fakat belli bir süre sonra varlığı o kadar dikkatinizi çekmez. Kendimden biliyorum, vizyon panosu da bir süre sonra aynı akıbete uğruyor. Bu durumda resimleri değiştirebilirsiniz, vizyon panonuzun yerini değiştirebilirsiniz veya toptan kaldırıp bir süre sonra yine asabilirsiniz.
Zira ‘görüntülerin gözünüze çarptıkça bilinçaltınıza işlendiği ve bu şekilde isteğinizi hayatınıza çekebildiğiniz’ tarzındaki geyiklere ben inanmıyorum. Bizzat kendim test ederek onayladım. İlk zamanlar ben de astım bu panoları yatağımın hemen karşısına, akşam yatmadan ve sabah kalkar kalkmaz göreyim diye ama o şekilde bilinçaltıma hiçbir şey işlenmedi valla. Zaten bilinçaltı bu kadar geçirgen olsaydı, çoktan hapı yutmuştuk. Bilinçaltı denen mekanizmanın yeni bir inancı benimsemesi ancak bilinçli bir istek ve tercihle mümkün.
O yüzden bilinçli bir tercihle vizyon panonuza bakın, keyif alın ve hayalinizi canlı tutun.
Vizyon kutusu: Prensip vizyon panosu ile aynı aslında. Fakat bu sefer hazırladığınız görüntüleri panoya asmak yerine bir kutuya koyuyorsunuz. Ayrıca sadece resim yerine kendi yazdığınız ve isteğinizin net tasvirini yapan yazılar da koyabilirsiniz kutuya. Kutunuzu tek seferde oluşturmanıza gerek yok. İsteğinizle ilgili aklınıza her yeni bir şey geldiğinde yazıp kutuya atabilirsiniz ya da gözünüze çarpan bir resim olursa onu ilave edebilirsiniz.
Bu yöntemin güzelliği isteğinizi yavaş yavaş oluşturmanız ve gün içinde kutunuza koymak için bir şeyler bakındıkça hayalinize odaklanmanının kendiliğinden son derece doğal bir şekilde gerçekleşmesi ve bu şekilde isteğinizin canlı kalması.
‘Resimler, yazılar kutunun içinde isteğimizi nasıl canlı tutar’ diyebilirsiniz. Yukarıda bahsettiğimi tekrarlamak isterim. Yaratımı sağlayan şey resimler değil ki, hayalimize odaklandıkça içine girdiğimiz frekans. Ayrıca bu yöntem direncin serbest kalmasına da yardımcı oluyor. İsteğinizi yazıyorsunuz ya da resmini buluyorsunuz ve atıyorsunuz kutuya. Sonra da unutuyorsunuz, üzerinde düşünmüyorsunuz. Bir şeyin üzerinde düşünmemek, direnç içeren düşüncelerin de olmaması demek. Bu da ne anlama geliyor, artık biliyorsunuz zaten.
İsteklerimizi canlı tutmak için kullanabileceğimiz diğer yöntemler sonraki yazıya kaldı.
Malum haftaya da bu yılın son haftası, o yüzden haftaya yeni yıl ve niyetlerle ilgili bir yazı yazmak istiyorum. Yöntemlerin 3. Bölümünü yeni yılın ilk haftası okuyabilirsiniz.
Bu arada her yerde kıyametle ilgili geyikler dönüyor. Yarın son günümüz değilse haftaya görüşürüz, son günümüzse de en azından tadını çıkaralım bari. Burada güzel kar yağıyor, işi gücü boşverip ayaklarımızı uzatıp sevdiklerimizle karın tadını çıkarma zamanı.
Babamın tabiriyle, herkese ‘cillop gibi’ bir hafta diliyorum…